suçluya yataklık eden feri fail
suç işlendikten sonra suçluya yataklık eden feri fail
suçluyu saklayan kişi
cürüm işlendikten sonra suç ortağı olan kimse
arkasın(d)a, arka(da).
soldiers lining up one after another: birbirinin arkasına dizilmiş askerler.

to walk after someone: birisinin arkasından yürümek.
He read page after page: Sayfaları birbiri arkasına okudu.
after deck: arka güverte.
sonra, bundan/ondan sonra(ki), ertesi.
after ten days: on gün sonra.
after dinner: yemekten
sonra.
in after days: ileride, gelecekte.
the day after tomorrow: öbürgün.
ever after: ilelebet.
in after life: yaşlandıkça.
after hours: çalışma saatinden sonra.
It is after ten o'clock: Saat onu geçiyor.
for years after: bundan sonra yıllarca.
In after years we never heard from him: Ondan sonraki yıllarda ondan hiç haber alamadık.
I shall come after he has gone: O gittikten sonra gelirim.
time after time: defalarca, tekrar tekrar, kırk kere.
I have told you that time after time: Bunu sana kırk kere söyledim.
üzerine, bunun üzerine.
after what has happened, I can never return: Bu olaylar üzerine artık bir daha dönemem.
(rütbe, derece vb. itibarıyla) geride, altında, sonra.
Milton is usually placed after Shakespeare
among English poets: İngiliz şairleri arasında Milton genellikle Şekspir'den sonra gelir.
tarzında, üslûbunda.
to make something after a model: bir model tarzında bir şey yapmak.
peşi sıra, peşinde(n), arkasında(n), arkada(n). üstüne.
The police are after him: Polisler onun
peşindeler.
to be after a job: bir iş peşinde olmak.
Nobody comes after her: Kimse onun yüzüne bakmıyor (onun peşinden gitmiyor).
I see what are you after: Maksadınızı anlıyorum.
Money is what he is after: Hep para peşinden koşuyor.
to commit blunder after blunder: gaf üstüne gaf yapmak.
after you, Sir: Önce siz buyurunuz, efendim.
hakkında.
to inquire after a person: bir kimse hakkında soruşturma yapmak.
izafeten.
He was named after his uncle: Amcasına izafeten ona bu ad verildi.
uygun, muvafık.
He was a man after the hopes and expectations of his father: O, tam babasının
ümit ettiği, beklediği insandı.
göre, nazaran.
He swore after the manner of his faith: İnanışına göre yemin etti.
after a pattern:
bir örneğe göre.
after the old style: eski biçimde.
rağmen.
after all warnings, he persisted: Bütün uyarılara rağmen, o inat etti.
vergi çıktıktan sonra
zaman içinde Zarf
zamanla Zarf
belirli bir tarih ve olaydan sonra iktisap olunan
(US) ipoteği verenin ipoteği veriş tarihinden sonra üzerine ipotek konulabilir başka bir gayrimenkul iktisap ettiğinde
sonunda, bununla beraber, mamafih, netice itibarıyla, herşeye rağmen, ne de olsa, yine de.
after all,
what does it matter? Netice itibarıyla bunun ne önemi var? (Bundan ne çıkar?)
after all, he is your son: Ne de olsa oğlundur.
I decided to take the train after all: Sonunda trenle gitmeye karar verdim.
Zarf
herşeye rağmen, ne de olsa.
After all, he's still a child: Ne de olsa henüz bir çocuk.
Ne de olsa ... Zarf
mahsup edildikten sonra
banka çalışma saatleri sonrası
kanıtlanması üzerine
iş saatleri dışında
gözetim
bakım
dikkatle incelendikten sonra
komisyona danıştıktan sonra
masraflar çıkarıldıktan sonra
masraflarınız düşüldükten sonra
kararın verilmesinden sonra meydana çıkarılan kanıt
yan etkiler İsim
yan etkiler
otomatik ateşleme
(çalışma/okul vb.) saatlerinden sonra.
borsa kapanışından sonraki işlemler İsim
hisse senedi borsasının resmen kapanmasından sonraki alışverişler İsim
kaçıncı defa
ben ölmek ünce
ben ölmek ünce
uzun müzakerelerden sonra
rüştüne eriştikten sonra
feleğin nice darbesinden sonra
yeni çıkarılan bir menkul değerin arz ve talebe göre borsa fiyatı belirlendikten sonra işleme tabi kılınması
resmi saatler dışında borsada listelenen menkul değerlerin gayri resmi alım satımı
pazar sonrası (bakım ve yedek parça sağlama işi
iyice düşündükten sonra
aşağıda adı geçen
uzun uzun hesapladıktan sonra
uzun müzakerelerden sonra
uzun müzakerelerden sonra
izin aldıktan sonra
izin alındıktan sonra
uzun uzun soru sorduktan sonra
beklenmedik durumlar için karşılık ayrıldıktan sonra
satış sonrası hizmet İsim
yedek parça ikmali gibi müşterilere verilen satış sonrası servisi
satış sonrası servisi
iyice düşündükten sonra
görüldüğünden bir süre sonra
bir kambiyo senedinin vadesinin keşide edilen şahsa akseptans için takdim edildiği tarih olarak hesaplanacağını ifade eder
vadeli (poliçe)
ibrazında
iki ay ya da üç ay sonra ödenmesini öngören ifade
bir kambiyo senedi ya da emre muharrer senette yazılı olan ve senedin ibrazında ya da kabulü anında atılan tarihten bir ay
vergi düşüldükten sonraki kazanç
vergi sonrası kâr
vergi kesildikten sonraki kâr
ondan sonra.
moda icabı
moda gereği
bedeni olarak
cismani olarak
badema
tedaviden sonraki yeni bir tedavi
tedavi sonrası bakım
kontroldan sonra
kontrolden sonra
Önce siz buyrun.
Önden buyrun lütfen.
birinin sağlığını sormak Fiil
birinin hakkında sorular sormak Fiil
birinin nasıl olduğunu sormak Fiil
bir şeyi şiddetle istemek
bir şeyin peşinde olmak Fiil
adıni ...'dan almak Fiil
biri hakkında tahkikat yapmak Fiil
birşey örnek alınarak oluşturulmak Fiil
birşeye göre biçimlendirilmek Fiil
birşeye dayandırılarak oluşturulmak Fiil
vadeli kambiyo senedi
vadeli kambiyo senedi
birine birinin adını koymak Fiil
koşup yetişmek.
chase after Jo and ask him to get some eggs.
zamparalık etmek Fiil
zamparalık
birinin arkasını toplamak Fiil
birini bulmaya çalışmak Fiil
birinin peşine düşmek Fiil
birini yakalamaya çalışmak Fiil
gün begün
günden güne
bu tarihten itibaren
ibrazdan sonraki günler İsim
üzerinde yazılı tarihten sonra ödenecek senet
vergilendirilmiş kazanç
sonuna kadar, ebediyen, ondan sonra, hep, artık.
They lived happily ever after: Sonuna kadar mutlu
yaşadılar. (Masallarda “onlar ermiş muradına” anlamında söylenir.)
el yordamı ile aramak Fiil
aramak Fiil
peşinden gitmek, takip etmek.
(a) (öğüt/nasihat/azar vb. ile) yola getirmeye çalışmak, (b) peşini bırakmamak, ısrarla takip etmek/istemek.
(a) peşinden gitmek, peşine düşmek, kovalamak, kovuşturmak, elde etmeye çalışmak.
to go after a job/a
girl/a prize. (b) (sırada) arkasından/sonra gelmek.
... peşinde koşmak Fiil
servet düşkünü olmak Fiil
acıkmak Fiil
övgü peşinde olmak Fiil
servet peşinde olmak Fiil
şan şeref peşinde olmak Fiil
bir poliçenin protesto süresi geçtikten sonra ciro edilmesi
aramak Fiil
biri hakkında soruşturma yapmak Fiil
tahkik etmek Fiil
vicahi hüküm
tekrar tekrar söylemek, sık sık tekrarlamak.
Sue's mother had to keep after her to clean her bedroom. Fiil
bir dostun özlemini çekmek Fiil
(a) gözet(le)mek, gözle takip etmek, arkasından bakmak.
We looked after the train as it left the station.
(b) bakmak, ihtimam/dikkat göstermek, mukayyet olmak, çekip çevirmek, idare etmek.
Who will look after the children while their mother is in hospital?
Are you being well looked after? Sana iyi bakıyorlar mı?
He needs a wife to look after him: Ona bakacak bir eş/zevce lâzım.
He is old enough to look after himself: Artık kendini idare edecek yaştadır.
sahip çıkmak Fiil
birinin bakımını üstlenmek Fiil
birine bakmak Fiil
biriyle ilgilenmek Fiil
birine bakarak olmak Fiil
birine göz kulak olmak Fiil
birşeyden sorumlu olmak Fiil
birşeye bakarak olmak Fiil
birşeyle ilgilenmek Fiil
evi geçindirmek Fiil
kendine dikkat etmek Fiil
kendi başına idare etmek Fiil
başının çaresine bakmak Fiil
kendi işini kendi görmek Fiil
birşeyi çok istemek Fiil
birşeyi saplantı haline getirmek Fiil
birini cinsel olarak sürekli düşünmek Fiil
biriyle cinsel ilişkiye girmek istemek Fiil
izlemek, takip etmek, kovalamak, peşinden gitmek.
içki mahmurluğu, içki içenlerin ertesi sabah duydukları rahatsızlık.
doğum kontrol hapı
birinin adından esinlenerek birini adlandırmak Fiil
birine birinin adını vermek Fiil
vergi düşülmüş net gelir
örnek olmak Fiil
birşeyi model alarak şekillendirmek Fiil
(Br) stopaj kesilmiş maaş
stopaj kesilmiş maaş
işlenmiş maaşlar
ibrazında ödenir
aranan kişi
birinin dağıttığı yeri toplamak Fiil
birinin dağınıklığını toplamak Fiil
haber peşinde olmak Fiil
kapanış sonrası kuru
iflas kararından sonra iktisap edilen mal
'den sonra gelmek Fiil
hemen sonra
(a) kovalamak, peşinden koşmak.
to run after women: kadın peşinde koşmak, hovardalık yapmak. (b)
hizmet etmek.
I can't keep running after you all day.
boş hayal peşinde koşmak Fiil
bir şeyi adresine göndermek Fiil
bir şeyi yeni adresine göndermek Fiil
...'den saatler sonra Zarf
...'den kısa bir süre sonra Zarf
...'den hemen sonra Zarf
tamah etmek Fiil
rağbetli
(menkul değerler) aranan
dersler bittikten sonra okulda kalmak Fiil
cezaya kalmak Fiil
peşini bırakmamak Fiil
birini adım adım izlemek Fiil
(a) (birisine/ebeveyne vb.) benzemek, -e çekmek.
He takes after his father: Babasına çekmiş. (b)

take off after = take out after
dd: yolunu tutmak, izinden gitmek.
birine çekmek Fiil
birine benzemek Fiil
borsada resmen müseccel olmayan değerli evrak alım satımı
ertesi gün
yarın değil , öbür gün
yarın değil , öbür sabah
borsanın kapanış saatinden sonra işlem gören menkul değerin fiyatı
ertesi yıl
öbür yıl
otuz gün vâdeli senet
otuz gün vadeli senet
karıncalanmak Fiil
peşinde
inf.